Evren ve nöronlar, her bir zerrenin içinde saklı koca bir kainat… Öyle ki evrenin ve beynimizdeki nöron ağlarının fotoğrafına baktığımızda, ikisini birbirinden ayırt etmek neredeyse mümkün değil. Evren ve nöronların benzerliği sadece görsellikten ibaret değil, aynı zamanda doğaları gereği, her ikisi de genişliyor. Peki müzik bunun neresinde?
Son yıllarda tıbbi görüntüleme cihazlarının gelişmesi, beyin üzerinde yapılan araştırmaların ölçülebilirliğini de aynı oranda arttırdı. Böylece beynin elektrikle veri taşıyan ve insanın akıl, düşünme ve diğer her türlü hareketinin gerçekleşmesini sağlayan nöronların yapısı, hareketleri, nasıl tetiklendiği, hangi durum ve koşuldan nasıl etkilendiği daha ayrıntılı olarak gözlemlenmeye başlandı. Beyni ve dolayısıyla nöronları etkileyen ve uyaran en güçlü unsurlardan birisinin müzik olduğu, bu deney ve gözlemler ışığında artık kesinliğe kavuştu.
Antik çağlardan bu yana pek çok uygarlığın müzikle şifa ve tedavi uygulamalarından ilham alan bilim insanları, bu kültür mirasının izini sürerken, müziğin insan ve hatta nesneler üzerindeki inanılmaz etkilerini keşfettiler. Bu heyecan verici keşifler sonucunda, disiplinler arası yeni bir “logos” akademik dünyaya katılmış oldu. Bilim, müziğin duygular üzerindeki güçlü etkisiyle, bazı hastalıkların tedavisinde yararlanılabilecek kimyasalları vücudumuza nasıl saldığını kanıtladı.
Belirli müzikal kompozisyonların, ses dalgaları ve belirli frekansların, çeşitli yollarla algılanarak, uygulanarak, aktif ve pasif yöntemlerle öğrenme, algılama ve duyumsama sürecine olan etkileri, son derece geniş bir yelpazede, pek çok alt başlığa bölünerek yeni bir disiplin olan Nöromüzikoloji ya da diğer adıyla Bilişsel Müzikoloji alanında inceleniyor.
Modern ve analitik yöntemlerle araştırma esasına dayanan çalışmalar, müziğin beyindeki karmaşık bilişsel, duyuşsal ve duyusal-motor süreçleri uyarabileceğini gösteriyor. Motor fonksiyon, otizm ve diğer davranış bozuklukları, biliş, dikkat ve hafıza sorunları, hiperaktivite, konuşma ve dil bozuklukları, ağrı yönetimi, Parkinson, Alzheimer, Tourrette sendromu ve daha fazla konuda müziğin beyin üzerindeki işlevi, nörolojik metodoloji ve tekniklerle gün yüzüne çıkartılıyor.
Ünlü nörolog Oliver Sacks, 2007 yılında yazdığı Musicophilia adlı kitabında, psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıkların müzikle olan ilgi çekici bağlantılarını, müzikalite kavramını, bellek, hareket, müzik ve duygular, kimlik ve müzik ilişkisini vaka çalışmaları örnekleriyle izah eder.
Müzik bilişi ve müziğin bilişsel sinirbilimi üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan bilişsel psikolog Aniruddh D. Patel, insan beyninin müziği nasıl işlediğini araştırarak ve Music, Language and the Brain (Müzik, Dil ve Beyin) adlı kitabında evrimsel müzikolojiyi, müzik ve dil arasında nasıl bir paralel ilişki olduğunu anlatır.
Her geçen gün bir yenisi eklenen heyecan verici keşiflerle, müziğin genişleyen evreninde bir sonraki sayıda tekrar buluşmak üzere…